10 Haziran 2010 Perşembe

Gebelikte Beslenme


1. Beslenmenin Değerlendirilmesi

a) Beslenme ne zaman doğru ve dengeli şekle getirmelidir ?


A) Gebelik öncesinde:
Tebrikler, doğru yanıt. Gebelik öncesinde doğru ve dengeli beslenme sizin ve bebeğinizin sağlıklı olmasını sağlar. Aslında her zaman doğru ve dengeli beslenmek gerekir fakat tespit edilen bir beslenme dengesizliğiniz varsa gebelik öncesinde mutlaka düzeltilmelidir.

B) Gebelikte :
Gebelik öncesinde sağlıklı beslenmeye başlanmalı ve gebelik döneminde de beslenme uzmanının takibinde kilo denetimi sağlanarak doğru beslenmeye devam edilmelidir.





C) Emziklilikte :
Sütün kalitesi ve hacminin korunması fakat aynı zamanda sizin sağlıklı kilonuza dönebilmeniz için gerekli beslenme uygulamaları bu en güzel dönemde de devam eder. Hamurişleri ve tatlılar sütün hacmini artırmayacağı gibi kilonuzun daha da artmasına yol açar. Annenin bu dönemde kendine de vakit ayıramaması kilo alımını tetikler. Beslenme uzmanı tarafından önerilen miktarda gıda tüketip bol miktarda sıvı alınması en iyi uygulama olacaktır.

D) Uyusun da büyüsün o zaman:
Kendinize bahane üretmeye başladınız demektir. Eğer bu şekilde düşünüyorsanız ve gebelik boyunca da normalden daha fazla kilo aldıysanız kendi sağlığınızı riske atıyorsunuz demektir.





E) Okula başlasın da o zaman:
Gebelikle alınmış fazla kilolar halen üzerinizde olmaya ve gün geçtikçe artmaya devam ediyor olabilir. Bu şekilde devam edilirse kilo almak için gebe kalmaya gerek kalmayacaktır.







F) 2., 3. çocuktan sonra :
Hiçbir zaman doğru ve dengeli beslenme uygulama şansınız olmayabilir. Bu döneme gelmeden beslenmenizin mutlaka dengelenmiş olması gereklidir. Yaşınız ilerlediyse ve önceki gebeliklerinizden kalan kilo fazlalığınız varsa kendiniz ve bebek için risk oluşturur.





b) Gebelik öncesinde kilo durumunuz
Gebelik öncesinde kilonuzun normal olması vücudunuzdaki her türlü besin ögesinin yeterli olduğunu göstermez.

Beslenmenizin gebelik öncesinde dengeli olmaması, yetersiz veya aşırı olması risk oluşturur. Örneğin süt, yoğurt, ayran, peynir vb. kalsiyum kaynaklarını gebelik öncesinde tüketim alışkanlığı olmayan anne adayları kendi kalsiyum seviyeleri yeterli olmadığı için gebelik sırasında bebeğe de kalsiyum ihtiyacını sağlayamayabilirler. Bu durumda bebek için gerekli olan kalsiyum ancak gebenin kendi vücudu için yeterli olabilen ve kemiklerde biriktirilmiş kalsiyum depolarından harcanacaktır. Anne adayı 9 ayın sonunda emziklilik döneminde bol sütü olsun isterken kendi kemikleri için gerekli olan kalsiyumu da harcadığı için güçsüz kemiklerle ve ciddi düzeyde kramplarla karşılaşabilir, süt kalitesi ise düşük olacaktır.

Oysa ki süt ürünlerini tüketme alışkanlığı olmayan bu anne adaylarının kilosu gebelik öncesinde normal olabilir. Bu durumda beslenme düzgün olmadığı sürece normal kilolu olunmasının gebe kalmak için yeterli olmayacağı çok açıktır.



Kalsiyum gibi yüzlerce besin ögesi söz konusudur. Anne adayı beslenme alışkanlıkları doğrultusunda yüzlerce besin ögesinin yeterliliğini değerlendirmekte zorlanacaktır. Bu konuda beslenme uzmanları çeşitli yöntemlerle beslenme değerlendirmesi yaparak öncelikle mevcut beslenme durumunuzu tespit edecektir. Beslenme programınızın planlanmasında öncelik gerekli besin maddelerinin yeterince vücuda sağlanmasıdır fakat tüketmekten hoşlandığınız veya hoşlanmadığınız besinler de olabildiğince dikkate alınarak hem dengeli hem de uygulaması daha kolay beslenme planları düzenlenebilir.



c) Beslenme değerlendirmesi ne şekilde yapılır ?
Beslenme gebelik öncesi, gebelik ve emziklilik dönemlerini kapsar. Sadece uygun miktarda kilo alınıyor olması sağlıklı çevrede ilerlemek için yeterli değildir. Sağlıklı bir gebelik için beslenmenizin önceden düzgün ve dengeli olması gerekir. Bu bilinçle ve önceden alınan tedbirlerle gebelik ve sonrasının sağlıklı geçmesi sağlanır.

Planlı gebelikler öncesinde gebeliğe hazır olup olmadığınıza beslenme durumunuzun değerlendirilmesi ve kilo durumuza göre karar verilir. Beslenme alışkanlıklarınızın tespiti beslenme uzmanının size günlük olarak yediğiniz besinlerin ötesinde sorular yönelteceği detaylı bir anket yoluyla gerçekleştirilir. Vücuttaki demir, kalsiyum gibi minerallerin yeterliliğini değerlendirmek için ise doktorunuz sizden çeşitli kan, idrar vb. tahlilleri de isteyebilir. Bu veriler anne adayının genel durumu hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlar.

Planlı gebelikler öncesinde anne adayının zayıf, normal kilolu veya şişman olmasının yanı sıra sahip olduğu kilonun içeriğinin mutlaka değerlendirilmesi gereklidir.

Toplam kilonun içinde ne kadar yağ, kas ve su kitlesi olduğu bilinmelidir. Bu değerlendirme kol, bacak ve karın bölgelerindeki kilo bileşimini gösteren gelişmiş bölgesel vücut analiz cihazları ile kolaylıkla ve kısa sürede yapılmaktadır. Anne adayı zayıf veya şişman ise gebelik öncesinde ideal kilosuna ulaştırılmalıdır.



Değerlendirmede beslenme uzmanınca sorulan sorulara bir örnek :

Günde ne kadar siyah çay içiyorsunuz ? Cevap: 20 çay bardağı, her biri 2 kesme şekerli

Yorum: Siyah çay içindeki tanin maddesi sebebiyle demiri bağlayarak vücudunuza emilimini engeller. Bu durum anemi denilen kansızlık durumuna yol açar. Risk altında olabilirsiniz. Rutin demir takviyesi gebelik öncesinde her anne adayına yapılmaktadır.

Yapılan pratik analiz ve tahliller sonucunda; kaç kilo almanız gerektiği, beslenme planınızın ne şekilde hazırlanacağı, gebelik öncesinde kullanmanız gerekebilecek folik asit ve demir gibi beslenme destek ögelerinin planlanması, gebelik sırasındaki kilo takibi ve beslenmenizin değerlendirme sıklığı beslenme uzmanı ve doktorunuzla koordineli olarak belirlenir.




2. Gebelik Öncesi veya Sonrası Beslenme

a) Beslenme gebelik öncesinde düzeltilmelidir

Gebelik öncesi ve sonrası olan bir süreçtir. Birçok besin ögesinin vücuttaki yeterliliği gebelik öncesinde, gebelik sırasında ve emziklilik döneminde değerlendirilmelidir. Böylelikle sizin ve bebeğinizin sağlığı korunabilir. Beslenme uzmanları tarafından yapılacak değerlendirme sonrası oluşturulan beslenme planı ile birlikte besin ögesi yetersizlikleri veya fazlalıkları önceden önlenmekte ve sağlıklı çerçevede kilo alınması sağlanmaktadır. Gebelik döneminde ne kadar kilo alınacağı anne adayının gebelik öncesi kilo durumu, yaşı, çoklu gebelikler gibi faktörlere dayalı olarak belirlenmektedir.



Gebeler bir banka, bebekler ise bu bankanın başlıca müşterisidir. Normal olarak bankadan kredi kullandığınızda bu tutarı zamanla geri ödersiniz. Fakat gebelikte bu durum farklı olmaktadır. Anne adayı bebeğe 9 ay boyunca karşılıksız kredi verir. Dolayısıyla anne adayı bebeğe verdiğini ancak kendi beslenerek geri alabilir. Beslenmesi planlanmamış bir anne adayı hem bebeği hem de kendisini risk altında bırakır.

Gebelik öncesindeki alışkanlıklarınızın gebeliğe etkisi

Vücudumuzda birçok madde stok edilir. Bu stoklar dışarıdan beslenme yolu ile alınan besinlerde veya su içiminde yetersizlik oluştuğunda insanın belirli bir süre yaşamda kalabilmesini sağlamaktadır. Hamilelik öncesinde kilolu olunması yağ ve şeker stoklarının yeterli, belki de aşırı olduğunu gösterse de kalsiyum, demir gibi stoklar yeterli olmayabilir. Bu durumun başlıca sebebi kötü beslenme alışkanlıklarıdır. Yağ ve şekeri çeşitli besinlerde yaygın olarak bulmak mümkündür ve normal günlük enerji ihtiyacına ilave olarak tüketilen besinin çeşiti ne olursa olsun fazlalığın bir kısmı şeker büyük miktarı ise yağ olarak depolanır. Başka bir deyişle günlük enerji ihtiyacına ilaveten yenilen besinin çeşiti yağ olmasa da vücutta yine yağ şeklinde depolanır. Kalsiyum ve demir stokları için ise durum farklıdır. Vücut kalsiyum ve demir içermeyen besinler tüketildiğinde kalsiyum ve demir depolayamaz. Örneğin fazla miktarda poğaça, kurabiye yenildiğinde vücutta yağ ve şeker depolanırken asla kalsiyum veya demir depolanmayacaktır. Kalsiyum ve demir deposu ancak kalsiyumdan zengin süt ve süt ürünleri ve demirden zengin kırmızı et, yumurta gibi temel besinleri tüketerek sağlanabilir.

c) Gebelik sırasında oluşabilecek sağlık sorunları ve beslenme

Bulantı ve kusma : Gebeliğin I. trimesterinde görülür. Gebelerin % 2’sinde uzun süreli kusmayla oluşabilecek ciddi su kaybı nedeniyle hastaneye yatışı gerektirebilir. Su kaybı damar yoluyla telafi edildikten sonra su kaybını önleyici tedbirler alınır ve bulantıyı azaltıcı kuru, tuzlu gıdalar tüketilir.

Reflü: Yenilen besinlerin yemek borusuna geri çıkması ve kalp seviyesinde bir yanmaya neden olmasıdır. Gebeliğin ilerleyen zamanlarında oluşabilir. Geceleri şiddeti artar. Yatış saatinden önce beslenmemek, bir seferde tüketilen besin hacmini azaltmak ve öğün sıklığını artırarak sıvıların ana öğün yerine ara öğünlerde tüketilmesi fayda sağlar. Bel bölgesini sıkmayan kıyafetler giyilmesi, yavaş yemek, yedikten sonra en az 3 saat dik pozisyonda durmak ve uyurken yastığınızı yükseltmek önemlidir.

Kabızlık, hemoroid: III. trimesterde daha sık görülür. Bağırsak hareketliliğinin azalması ve genişleyen rahmin bağırsak üzerine yaptığı baskı nedeniyle oluşabilir. Bu baskı aynı zamanda hemoroide de yol açabilir. Sıvı alımının artırılması, posadan zengin gıdaların tüketilmesi, kuru meyvelerin tüketimi fayda sağlayabilir. Hazır doğal posa takviyeleri kullanılması bağırsakta kitle oluşturarak kabızlığın giderilmesinde fayda sağlamaktadır. Bunun yanı sıra posa ve özel maya içerikli prebiyotik/probiyotik gıdaların tüketilmesi fayda sağlar.

Ödem: Gebeliğin III. trimesterinde oluşabilir, gece yatay pozisyonda dinlenmeyle hafifler, beslenmede değişiklik yapılmasına neden olmaz. Eğer gebelikte oluşabilen hipertansiyona dayalı bir ödem söz konusu ise tuz kısıtlaması yapılır.

Bacakta kramplar : Magnezyum laktat veya magnezyum sitrat desteği yapılarak giderilebilir

Gestasyonel diyabet: Gebeliğe bağlı gelişebilen diyabet durumudur. Öğün sıklığı artırılır ve gerekirse insülin tedavisine başlanır

Preeklempsi: Gebeliğe bağlı gelişebilen tansiyon yüksekliğidir. Beslenmede tuz sınırlandırılır, antioksidan miktarı artırılır.

d) Besinlerde bulunan zararlı olan maddeler nelerdir ?

İyi pişirilmemiş, çiğ veya uygun pastorize edilmemiş gıdalar: “Listeria” adı verilen ve topraktan geçen bakteri ile kontamine olmuş besinler düşüklere ve fetal/yenidoğan menenjitine yol açar. Bakteri ile kontamine olmuş olan hayvani ürünler ve çiğ sebzeler topraktan geçen bu bakteriyi barındırabilir. Pastorize edilmemiş çiğ süt, tütsülenmiş etler veya tütsülenmiş deniz ürünleri, pastorizasyonu iyi yapılmamış yumuşak peynirler, açıkta satılan peynirler, sosis ve şarküteri ürünlerinin bu bakteriyi içerme olasılığı yüksektir ve tüketilmemelidir.

Poliklorbifenil (PCB) içeren besinler: PCB suda bulunan ve fetusa zarar veren bir maddedir. Deri ve akciğer yoluyla da vücuda alınabilen bu maddenin asıl vücuda geçiş yolu kontamine olmuş yağlı balıkların tüketilmesidir. Sindirim yoluyla vücuda emilen, plasenteya ve süte geçen madde toksik etkiler yaratır. Eğer deniz kirliliği söz konusu olan bir bölgede yaşanıyorsa balık tüketimi yerine balık yağı olan omega-3 içerekli beslenme destek ürünleri kullanılabilir. Ürün seçiminde bu maddeden arındırılmış olanlar tercih edilmelidir.

Metil civa: Deniz kirliliği nedeniyle balık ve deniz ürünlerinde biriken ve toksik olan bir maddedir. Haftada 1 kg’ı aşkın deniz ürünü tüketimi yapılmadığı sürece probleme yol açmayabilir. Kirliliğin yoğun olduğu bölgelerde deniz ürünü tüketimi tamamen sınırlandırılırsa omega-3 içerikli hazır beslenme destek ürünleri kullanılmalıdır.

e) Sınırlandırılması gereken ögeler:
Kafein: Günlük kafein tüketiminin gebelik sırasında günde 200 mg’ı aşmaması gereklidir. Yüksek kafein tüketimi düşüklere yol açmaktadır. Kafein içerikli gıda ve içecekler başlıca çay, kahve, hazır gazlı içecekler, kakao ve çikolatadır. Günde 2 fincan kahve veya 5 fincan açık çaydan fazlası risk oluşturur. 30 gram çikolata 60 mg kafein içerir ve aynı zamanda çok kalorilidir. Bunun yerine kakao daha iyi bir tercihtir. Örneğin 1 büyük fincan kakaolu süt sadece ort. 10 mg kafein içerir. Sıvı ihtiyacı su veya ıhlamur ile sağlanabilir.

Suni tatlandırıcılar: Sakarin ve Asesülfam-K gibi tatlandırıcılar plasentaya ve süte geçerler. Suni tatlandırıcılar gebelikte önerilmemektedir. Şeker ihtiyacı beslenme uzmanı tarafından önerilecek miktarda meyve şekeri ve taze meyvelerle karşılanabilir.

Alkol: Alkollü içecekler tamamen sınırlandırılmalıdır. Alkol tüketimi düşük bile olsa “fetal alkol sendromuna” yol açar. Bu durumda fetusun gelişiminde anormallikler, mikrosefali, yüzde, gözde ve eklemlerinde anormallikler oluşur. Alkol tüketimi aynı zamanda spontan düşükler ve düşük doğum ağırlıklı bebeklerle sonuçlanmaktadır.

Tuz: Aşırı tuz tüketimi yapılmamalıdır fakat tuz tüketimi günde 2 gramdan (1 silme çay kaşığı) az olmamalıdır.

Hiç yorum yok: